Işte Geldi ; Sednaya Hapishanesi
1.Bölüm
Sednaya Hapishanesi: Korkunun ve Sessizliğin Sembolü
Tarih boyunca hapishaneler, sadece mahkumların tutulduğu yerler değil, aynı zamanda toplumun karanlık taraflarının bir yansıması olmuştur. Suriye’deki Sednaya Hapishanesi, bu karanlık yansımanın en çarpıcı örneklerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Peki, Sednaya Hapishanesi nasıl bir yerdi ve neden dünya çapında bu kadar kötü bir üne sahipti?
Görsel : Sednaya Hapishanesi |
Sessizliğin Çığlıkları: Sednaya’nın Korkutucu İtibarı
2000'li yılların başında inşa edilen Sednaya Hapishanesi, başlangıçta sıradan bir cezaevi gibi görünüyordu. Ancak zamanla, Suriye rejiminin muhalif sesleri susturmak için kullandığı bir işkence merkezi haline geldi. Burada tutulan mahkumlar, genellikle yasal bir süreç olmadan, bazen yalnızca hükümete karşı bir eleştiri yaptıkları için alıkonuluyordu.
Amnesty International gibi uluslararası kuruluşlar, bu hapishaneyi "sessiz infazların" yapıldığı bir yer olarak tanımladı. Çünkü mahkumların çoğu, ne zaman öleceklerini bilmeden, sürekli bir korku içinde yaşıyorlardı.
Günlük Yaşantıları : Bir İnsanın Sınırlarını Zorlama
Sednaya Hapishanesi’nin duvarları arasında geçen hayat, insani değerlerin tamamen hiçe sayıldığı bir sistemin örneğiydi.
Mahkumlar:
• Yetersiz yiyecek ve su ile hayatta kalmaya çalışıyor,
• Sürekli fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kalıyor,
• Haftalarca, hatta aylarca hücrelerinden çıkamıyordu.
Birçok tanığın ifadesine göre, hücrelerdeki yaşam koşulları insanlık dışıydı. 10 metrekarelik odalara 20’den fazla kişi tıkıştırılıyor, mahkumlar sıklıkla kendi beden atıklarının içinde yaşamaya mahkum ediliyordu.
Sizce Bugün Sednaya Gibi Yerler Hâlâ Var mı?
Sednaya’nın hikayesi, dünyanın farklı yerlerindeki benzer insanlık dışı uygulamalara bir örnek. Sizce bu tür karanlık yerlerin tamamen kapanması mümkün mü? Yorumlarınızla görüşlerinizi paylaşabilirsiniz .
2.Bölüm
Sednaya Hapishanesinde İnsanlık Dışı İşkenceler :
Fiziksel İşkenceler:
Sednaya’da mahkumların maruz kaldığı fiziksel işkenceler, insan bedeninin dayanma sınırlarını zorlayacak kadar şiddetliydi:
• Sistematik Dayak: Mahkumlar, her gün düzenli olarak dövülüyor, sopa, kablo ve metal çubuklarla acımasızca cezalandırılıyordu. Çoğu zaman, bu dayaklar mahkumların bayılmasına veya hayatını kaybetmesine neden oluyordu.
• Asılma İşkenceleri: Bazı mahkumlar, saatlerce kollarından ya da ayaklarından asılarak fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz bırakılıyordu. Bu, kemiklerin kırılmasına ve kalıcı sakatlıklara yol açıyordu.
• Elektrik Şoku: Elektrik şoku, mahkumların en çok korktuğu işkence yöntemlerinden biriydi. Yüksek voltajlı elektrik verilerek hem bedensel acı hem de kalıcı sinir hasarları oluşturuluyordu.
Psikolojik İşkenceler:
Sednaya’da işkence yalnızca fiziksel değildi. Mahkumların zihinsel dayanıklılığı, onları tamamen umutsuzluğa sürüklemek için sistematik olarak yok ediliyordu:
• Uyku Yoksunluğu: Mahkumlar, günlerce uyutulmayarak zihinsel dayanıklılıklarını kaybediyor, halüsinasyonlar görüyor ve kendilerine zarar verme noktasına geliyordu.
• Tehditler ve Hakaretler: Mahkumların ailelerine zarar verileceği tehdidiyle onları itaat etmeye zorlamak, yaygın bir psikolojik işkence yöntemiydi.
• Zihinsel İzolasyon: Aylarca tek başına karanlık hücrelerde tutulmak, birçok mahkumun akıl sağlığını yitirmesine neden oluyordu.
Açlık ve Sağlık İhmali:
Hapishanedeki yaşam koşulları, işkenceye eşdeğer bir başka cezalandırma biçimiydi:
• Aç Bırakma: Mahkumlara genellikle günde yalnızca bir kez, bozulmuş veya çok az miktarda yiyecek veriliyordu. Açlık, mahkumların bedenlerini ve ruhlarını zayıflatan bir cezaydı.
• Tıbbi Yardım Eksikliği: Hasta mahkumlar genellikle tedavi edilmeden ölüme terk ediliyordu. Enfeksiyonlar ve yaralar tedavi edilmediği için birçok kişi yavaş ve acılı bir şekilde hayatını kaybediyordu.
İnsanlığa Karşı Bir Suç
Mazin El-Humeyyda Kimdir :
Mazin el-Hummeyda, Suriye’deki iç savaşın erken dönemlerinde, 2011’deki barışçıl protestolara katılan bir aktivisttir. Bu protestolar, Suriye rejimi tarafından sert bir şekilde bastırılmıştır. El-Hummeyda, rejim karşıtı bir aktivist olarak, barışçıl gösterilere katılması nedeniyle tutuklanmış ve Sednaya Hapishanesi'ne hapsedilmiştir. Hapishanede uzun süre işkencelere maruz kalan el-Hummeyda, özellikle fiziksel ve psikolojik şiddetle karşı karşıya kalmıştır.
Mazin el-Hummeyda, serbest bırakıldıktan sonra Suriye’deki insan hakları ihlallerini dünyaya duyurmak için mücadele etmeye devam etmiştir. Onun tanıklıkları, Sednaya Hapishanesi’nde ve diğer rejim hapishanelerinde yaşanan korkunç işkenceleri belgeleyen önemli bir kaynağa dönüşmüştür. El-Hummeyda’nın hikayesi, Suriye’deki insan hakları ihlallerine karşı küresel farkındalığın artmasına katkı sağlamıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder